adsense icin basvurabilirsiniz

21 Ağustos 2012 Salı

Belçika'da Gelin Olmak

Merhaba sevgili blogsever dostlarim. Ilk defa fransizca disinda size içimi dokecegim ve yasadigim drami anlatacagim çunku eger ben bunu yapmassam vijdanim rahat etmeyecek milyonlarca genc kizin dunyasi kararmayacak belkide ... Yagmurlu bir agustos gunuydu (2010 ) ilk defa bu ulkeye (Belçika)adim attim eski kocam bu ulkede yasadigi icin gelin olarak Turkiye'den binbir vaatlerle bu ulkeye getirildim. Kandirildim her gelin olarak Turkiyeden getirilen milyonlarca genç kiz gibi evet milyonlarca diyorum çunku bu ulkede o kadar çok benzer durumu yasayan su anda bile sirf 100 kisi bulabilirim hemde sadece benim arkadasim olan birde benim tanimadiklarim var . Cogunun sonu husran ve dram dolu bazilari çocuklariyla ortada kalmis . Bazilari benim kadar sansli olmadiklari için Turkiye'ye tatile diye kandirilarak geri goturulup pasaport ve kimlik kartlari çalinarak terkedilmis. Ne aci degilmi ? Bunlari yapan kimmi ? Bunlari yapan Turkiye'nin Ege kiyilarinda yasayan ama Izmir kadar MODERN olmayan bir halk ismini yazmayacagim çunku o halk kendini iyi biliyor malum belki bana hakaretten tazminat davasi açarlar hiç ugrasamam . En cahil millet .Genellikle etle beslenirler Cunku hic yesillik yemezler .Evet simdi size gelin olmamdan bosanmama uzanan yasadigim anilari tarih tarih anlatacagim çunku butun cumle aleme ibret olsun . Tarih Kasim 2009 internet uzerinden gizemli bir adamla tanistim o cok uzaklarda yasiyordu ben ise Turkiye'nin cok uzak bir sehrinde farkli dunyalarin insanlariydik zamanla birbirimize asik olduk O Turkiye' ye geldi ve benimle tanisti ve daha gorur gormez bana evlenme teklif etti sonrasinda ayni hafta ailemle tanisti . Tarih MART 2010 resmi islemler vize vesaire evlendik ayni zamanda nisan yaptik evlendik diyorum ama sadece vize icin çunku asil dugun Temmuz ayinda olacagi icin bu bir evlilik sayilmazdi . Ailesini ilk kez orda gordum bizim evde 10 gun kalmislar ve super rol yapmislardi iyi aile oynama konusunda oscar'a aday gosterilseler odul alirlardi . Tarih Mayis 2010 : dugunume iki ay kala resmi nikahli oldugum adam tarafindan terk edildim gerekçesi onun belcikada benim için sozde yaptirdigi evle ilgilenmezmisim mutfaginin taslarinin rengini neden sormamisim perdesi nasil olucak onu kararlarstirilmamisim bunun icin bir insan terkedilirmi birde aileme hakaret etti YANGINDAN MAL KACIRIR GIBI NIKAH MASASINA OTURMUS BEYFENDI sanki silah zoruyla oturttuk bu arada o evlenirken 36 yasindaydi ben ise 27 daha ne kadar beklicekse artik gelmis 36 yasina beyfendi cok acele etmis o zaman evlenmeseydin kardesim ilk gunden evlenmemi teklif edilir ? Tarih Mayis 2010 son haftasi beyfendi 365 derece dondu ve barismak istiyor neyse sirf rezil olmamak ve genc yasta dul kalmamak icin baristim ama aslinda o andan itibaren herseyin eskisi gibi olmayacagini biliyordum cunku bana ilk defa bir itirafta bulundu o itiraf suydu MANTIK EVLILIGIYMIS .... Bunu nikahtan sonrami soyluyorsun be adam madem asik degilsin ne bok yemeye evlendin benimle bu aci gerçegi ogrendikten sonra benimde evlilik kurumuna ve kocam dedigim adama coktan inancimi yitirmeme neden oldu .Mantikla evlilikmi olur sen o adami nasil kocam diye bagrina basip seviceksin insan hiç sevmedigi birisiyle evlenirmi ? Tarih Haziran 2010 : Oz annemin israrlari uzerine kayinvalidem ve kayinbabamin bulundugu sehire gonderildim gerekçe bana gelinlik alicaklarmis adetlerinden dolayi . Gittigimde ilk defa kayinvalidem olacak kadinin gerçek yuzunu gordum çunku bana soyledigi sozlerden ne kadar acimasiz oldugu anlasiliyordu . O sozler sunlardi --Seni ben davet etmedim ayrica buraya ben çagirmadim annen gonderdi . yANI Gelinlik için gittigimi saniyorken kadin bana tokat gibi bu sozleri soyledi o an anladimki kadin beni sevmiyordu ve sirf evin tek oglu olan biricik nami diyar oglanlari 36 yasina vardiginda birini buldu diye seslerini cikarmamislar ama pekte begenmemisler aslinda o ogluna ne kizlar gostermiste oglu begenmemiS :D Duyanda oglani Brad Pitt sanar . Diyceksinizki o zaman sen neden evlendin ? Evet guzel bir soru sevgili okuyucular ben dis gosurunusu icin degil çunku hic onem vermem karakterine asik olmustum ve genel kulturune bu yuzden sevmistim onu bu yuzden kabul etmistim evlenmeyi . Binbir guçlukle dugunum olacak elaleme rezil olmayayim diye sustum ve sirf rezillik cikmasin ailem rezil olmasin diye her lafi yuttum o gelinligi aldilar ama o gelinlik aslinda benim kefenimdi . . . Tarih Temmuz 19 2010 Butun hazirliklar tamam dugun olucak . Ama ben bu yazinin devamini sonra yazmak istiyorum çunku bu yazi dizisi biraz uzun olucak ve avrupali gelinlerin dramini tek bir paragrafa sigdirmak kolay degil devami yakinda gelicek arkadaslar gorusuruz .

1 Nisan 2012 Pazar

Le Grand Trou bleu de Belize ( Belize'nin Buyuk Mavi Deligi )



Non, il ne s'agit pas d'un orifice de Schtroumpf ni de la dernière folie de Salvador Dali, mais d'une merveille de la géologie marine : quasi circulaire, avec 300 mètres de diamètre et 120 mètres de profondeur, le Grand Trou bleu de Bélize est, selon le célèbre et regretté J.J. Cousteau, l'un des 10 plus magnifiques emplacements pour faire de la plongée, en témoigne les photos ci-dessous.(Neredeyse dairesel, derinligi 120 metre çapi ise 300 metre olan buyuk mavi delik bir delik degil, Salvador Dali'nin son çılgınlığı(Burada muhtemelen ressam salvador dali'nin olmeden once belize'de gittigi ve dalis yaptigi bu delikten bahsediyor cunku salvador dali muzesinde bu dalisiyla ilgili bazi objeler bulunmaktadir bu yuzden bunu cilginlik olarak nitelendiriyorlar sanatci zaten bir cok eserinde hep siradisiliga yer vermis hatta birgun farkli olmayi, dikkat cekmeyi seven Dali eski model dalgic esbisesi ile partiye katilmis.Birden el kol hareketleri yapmaya baslamis.Insanlar da onun bu tip davranislarina alisik olduklari icin ne yaptigina pek dikkat etmemisler.Aslinda birisi hava aldigi hortuma basiyormus:)}, ancak deniz jeolojisinin bir mucizesi olan buyuk mavi delik fotoğrafları ile kanıtlandığı ünlü ve genç JJ Cousteau'nun, dalış için 10 en güzel yerlerinden biri olmustur.)


Les trous bleus (ou trous marins) surnommés ainsi à cause du contraste coloré qu'ils provoquent, d'un bleu profond aux abords du bleu turquoise des roches et récifs alentours, se sont formés après la dernière période glaciaire : pendant celle-ci, alors que le niveau des mers était relativement bas, les pluies acides ont creusés dans ces endroits calcaires, de gigantesques grottes. Certaines en ont vu leur plafond s'effondrer. Lorsque la période glaciaire s'est terminée, l'eau a inondé toutes les galeries calcaires souterraines, donnant naissance à ces cavités sous-marines merveilleusement insolites.

Beaucoup de ces trous marins sont de très célèbres lieu de plongée, le plus profond étant le Trou bleu de Dean, profond de 202 mètres, l'un des plus dangereux étant le Trou bleu de la Mer Rouge : selon les autorités, près de 40 personnes se seraient laissées surprendre par la profondeur de celui-ci, en cherchant un emplacement célèbre connu sous le nom d'Arche, peu visible. Les plongeurs continuaient leur descentes sans voir l'arche, et finissaient par périr par les effets de la profondeur. L'un d'eux, l'israélo-russe Yuri Lipski, a même, sans le vouloir, filmé sa mort dans les profondeurs bleues, à 91 mètres de la surface. Les trous bleus se montrent de bien dangereuses et fascinantes merveilles.

My Week With Marilyn - Official Trailer [HD]

My Week With Marilyn


Filmin Özeti
1956 yılının yazında, 23 yaşında genç bir delikanlı olan Colin Clark (Eddie Redmayne), Oxford'da okuduğu bölümü terk ederek, sinema sektörüne girer ve kendisini o sırada çekimlerine başlanan 'The Prince and the Showgirl adlı filmin setinde, en alt kademedeki asistanlardan biri olarak bulur. Sir Laurence Olivier, efsanevi yıldız Marilyn Monroe (Michelle Williams)ve o dönem yeni evlendiği kocası, İngiliz tiyatro oyun yazarı Aurthur Miller'ı merkezine alan film, asistan Colin'in gözünden Monroe'nun İngiltere'de geçen bir haftasını anlatıyor. Miller İngiltere'den bir süre ayrılmak zorunda kaldığında genç asistana da, Hollywood'a dönmeden önce güzel aktristi İngiliz sosyetesi ile tanıştırmak, gezdirmek ve eğlendirmek görevi düşüyor.Colin Clark'ın günlüklerinden uyarlanan filmde iki genç insan arasında yaşanan karşı konulmaz çekim bir kez daha beyazperdeye taşınıyor.

Yorumlar
yalnizlar prensesi diyorki
Film beni içine çekti. Çok nasıl desem içseldi. Ve Michelle Williams gerçekten harika oynamış. Hem Marilyn'i hem içinde bulunduğu hali, Hemde rolünün içindeki rolü harika yapmış. Çok beğendim.

BellatrixxLestrange diyorki

Filmde Marilyn Monroe'nin spot ışıkları ve film stüdyoları dışındaki hayatından, ruh halinden, içselliğinden bahsediliyor

meball17 diyorki
Fimde tabii ki öne çıkan Marilyn Monroe'yu oynayan Michelle Williams'dı. Onu Marilyn'e çok benzetmişler. Emma Watson filmde çok az performans gösteriyor. Konusu sıradandı. Ama Marilyn Monroe'yu hatırlatmak amacıyla güzel bir yapıt olmuş. Bu arada Marilyn Monroe'nun gerçek adı "Norma Jeane Mortenson" dır. İyi seyirler...

selka diyorki
Marlyn Monroe zaten efsane bir oyuncu. Onu bize tekrar hatırlatan bu filmde M. Williams olağanüstü bir performans sergileyerek, adeta Marlyn'i aşmış.Onu taklit ettiğini düşündürmemiş olsa keşke de ,o saç stilini hep kullansa, ona çok yakışmış. Masum görüntüsü ,hüzünlü bakışları, ile ben Michelle'yi çok sevdim. Zaten severdim. Bu filmle benim gözümde Marlynleşmişti..Onun değerini bilip de böyle başarılı prodüksiyonlarda rol verseler de , biz de doya doya Michelle'yi izleme şansına sahip olsak. Oscar bana göre o ve Glenn Close arasında paylaşılmalıydı. Onların hakkıydı. Ama kazanan ne yazıkki bu sefer de ingiletre başbakanı oldu. eski kocan ve heath ledgere Marlyn gibi yapma,sen çok yaşa sevgili Michelle....

pipolu diyorki Şöhret ve mutluluğu Marilyn Monreo üzerinden sorgulayan yapım, özünde filmin ismindende anlaşılacağı üzere, Colin Clark’ın anılarına dayanmaktadır. Yapımda Marilyn’e acıyorken ,bir yandan da kızıyoruz. Aptal sarışından fazlası olan Marilyn , tanrı vergisi vücuda ve güzelliğe sahipken, aslında gayet iyi olan oyunculuk yeteneği için bu güzellik bir anlamda dezavantaj olmaktadır. Bu onda içten içe kompleks yaratırken, ön planda sex objesi görüntüsü popülerliğini güçlendiriyor. Ama o hala kendinden emin değildir.Değer yargıları , mantığı yavaş yavaş onu terkederken, teselliyi antidepresif ilaçlarda ve alkolde aramaktadır. Sevgiye ve aşka doymayan sürekli arayışlar içinde bir kişilik sergileyen Marilyn, menziline ulaştığı anda, uzaklaşmayı bir çare gibi görmektedir. İnsanları nazikçe kullanan, ve bunu kullandığı kişilere lütuf vermiş gibi gören Marilyn, biliyorsunuzki ,ulaşamadığı mutluluğa intihar ederek cevap vermektende çekinmemiş bir kişiliktir. Filmin bir bölümünde annesininde akıl sağlığı bozuk olduğu vurgulanınca ,ister istemez genetik faktörleri de düşünüyoruz!!.. Filmin bünyesine dikkat ettiğimiz zaman, Marilyn’in kişliği gayet başarılı yorumlanmış. Marilyn’in analizi olan yapımda, Birbirinden değerli İngiliz oyuncuların katkısı filmin değerini arttırıyor. Marlyn rolündeki Michelle Williams’ın, oskarlık oyun çıkardığı kanısında değilim.Çabalamış ama bence yeterli değil. Filmimizde, Marilyn’i birkez daha tanıyor, sevabı ve günahıyla anıyoruz