adsense icin basvurabilirsiniz

1 Nisan 2012 Pazar

My Week With Marilyn


Filmin Özeti
1956 yılının yazında, 23 yaşında genç bir delikanlı olan Colin Clark (Eddie Redmayne), Oxford'da okuduğu bölümü terk ederek, sinema sektörüne girer ve kendisini o sırada çekimlerine başlanan 'The Prince and the Showgirl adlı filmin setinde, en alt kademedeki asistanlardan biri olarak bulur. Sir Laurence Olivier, efsanevi yıldız Marilyn Monroe (Michelle Williams)ve o dönem yeni evlendiği kocası, İngiliz tiyatro oyun yazarı Aurthur Miller'ı merkezine alan film, asistan Colin'in gözünden Monroe'nun İngiltere'de geçen bir haftasını anlatıyor. Miller İngiltere'den bir süre ayrılmak zorunda kaldığında genç asistana da, Hollywood'a dönmeden önce güzel aktristi İngiliz sosyetesi ile tanıştırmak, gezdirmek ve eğlendirmek görevi düşüyor.Colin Clark'ın günlüklerinden uyarlanan filmde iki genç insan arasında yaşanan karşı konulmaz çekim bir kez daha beyazperdeye taşınıyor.

Yorumlar
yalnizlar prensesi diyorki
Film beni içine çekti. Çok nasıl desem içseldi. Ve Michelle Williams gerçekten harika oynamış. Hem Marilyn'i hem içinde bulunduğu hali, Hemde rolünün içindeki rolü harika yapmış. Çok beğendim.

BellatrixxLestrange diyorki

Filmde Marilyn Monroe'nin spot ışıkları ve film stüdyoları dışındaki hayatından, ruh halinden, içselliğinden bahsediliyor

meball17 diyorki
Fimde tabii ki öne çıkan Marilyn Monroe'yu oynayan Michelle Williams'dı. Onu Marilyn'e çok benzetmişler. Emma Watson filmde çok az performans gösteriyor. Konusu sıradandı. Ama Marilyn Monroe'yu hatırlatmak amacıyla güzel bir yapıt olmuş. Bu arada Marilyn Monroe'nun gerçek adı "Norma Jeane Mortenson" dır. İyi seyirler...

selka diyorki
Marlyn Monroe zaten efsane bir oyuncu. Onu bize tekrar hatırlatan bu filmde M. Williams olağanüstü bir performans sergileyerek, adeta Marlyn'i aşmış.Onu taklit ettiğini düşündürmemiş olsa keşke de ,o saç stilini hep kullansa, ona çok yakışmış. Masum görüntüsü ,hüzünlü bakışları, ile ben Michelle'yi çok sevdim. Zaten severdim. Bu filmle benim gözümde Marlynleşmişti..Onun değerini bilip de böyle başarılı prodüksiyonlarda rol verseler de , biz de doya doya Michelle'yi izleme şansına sahip olsak. Oscar bana göre o ve Glenn Close arasında paylaşılmalıydı. Onların hakkıydı. Ama kazanan ne yazıkki bu sefer de ingiletre başbakanı oldu. eski kocan ve heath ledgere Marlyn gibi yapma,sen çok yaşa sevgili Michelle....

pipolu diyorki Şöhret ve mutluluğu Marilyn Monreo üzerinden sorgulayan yapım, özünde filmin ismindende anlaşılacağı üzere, Colin Clark’ın anılarına dayanmaktadır. Yapımda Marilyn’e acıyorken ,bir yandan da kızıyoruz. Aptal sarışından fazlası olan Marilyn , tanrı vergisi vücuda ve güzelliğe sahipken, aslında gayet iyi olan oyunculuk yeteneği için bu güzellik bir anlamda dezavantaj olmaktadır. Bu onda içten içe kompleks yaratırken, ön planda sex objesi görüntüsü popülerliğini güçlendiriyor. Ama o hala kendinden emin değildir.Değer yargıları , mantığı yavaş yavaş onu terkederken, teselliyi antidepresif ilaçlarda ve alkolde aramaktadır. Sevgiye ve aşka doymayan sürekli arayışlar içinde bir kişilik sergileyen Marilyn, menziline ulaştığı anda, uzaklaşmayı bir çare gibi görmektedir. İnsanları nazikçe kullanan, ve bunu kullandığı kişilere lütuf vermiş gibi gören Marilyn, biliyorsunuzki ,ulaşamadığı mutluluğa intihar ederek cevap vermektende çekinmemiş bir kişiliktir. Filmin bir bölümünde annesininde akıl sağlığı bozuk olduğu vurgulanınca ,ister istemez genetik faktörleri de düşünüyoruz!!.. Filmin bünyesine dikkat ettiğimiz zaman, Marilyn’in kişliği gayet başarılı yorumlanmış. Marilyn’in analizi olan yapımda, Birbirinden değerli İngiliz oyuncuların katkısı filmin değerini arttırıyor. Marlyn rolündeki Michelle Williams’ın, oskarlık oyun çıkardığı kanısında değilim.Çabalamış ama bence yeterli değil. Filmimizde, Marilyn’i birkez daha tanıyor, sevabı ve günahıyla anıyoruz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder